DİJİTAL ORDULAR


   Bildiğiniz gibi yakın geçmişte sms kullanıyor ve bunun için ücret ödüyorduk. Sms paketleri vardı bir zamanlar. Şimdide var ama kullanan çok az. Teknolojinin ve internet yayılımının gelişmesiyle ücretsiz bir şekilde hayatımıza giren bazı programlar oldu. Tuşlu telefonların yerini akıllı telefonların  aldığı dönemlerde Youtube, Whatsapp, Facebook çoğumuzun hayatına girdi. Tabi ki para kazanmak adına kurulmuş olan bu şirketlerin bir gelir oluşturması normaldir. Whatsapp ilk kurulduğu dönemde yıllık 1 dolar karşılığında kullanılıyordu. Sonra bu ücret alınmamaya başlandı. Özellikle Whatsapp 'ın Facebook markasının sahibi Marc Zuckerberg tarafından satın alındığında programın bir yerlere devşirileceği aşikardı. İlk hamlelerini ''Durumlar'' sekmesini getirerek yaptılar. İnsanlar özel mesajlaşma dışında resimde paylaşsın istediler. Instagram vari bir yapı oluşturuldu. Bu değişiklik olduğunda whatsapp ile iletişime geçtim. Aynı geçen ay bize gönderilen sözleşme gibi bir dayatma ile karşılaştım. En azında modüler bir sistem olsun isteyen o sekmeyi görsün dedim ama taleplerim geri tepti. Tabi ki bu bir kişinin talebi ile olacak iş değil ancak benim gibi rahatsız olanlar yazdıysa en azında düşünmelerini sağlamış olabiliriz. Facebook, Instagram vb gibi uygulamalardan nefret ettiğimden Whatsapp gibi yaygın ve kullanışlı programında o hale gelmesini istemedim. Mesajlarımızın özel şifreleme yazılımlarıyla karşıdan karşıya şifreli iletilmesi güzel gelişmelerden biri olmuştu lakin son gönderilen sözleşme bana göre ipleri kopardı. Sözleşmeyi okursanız göreceksiniz ki bizlerden verilerimizi talep ediyorlar. Bu  aslında yapmadıkları bir şey değil. Konuyu uzatmamak adına Facebook ve sahibinin neden mahkelerde süründüğünü ve Whatsapp 'ın satılması esnasında kurucuları Jan Koum ve Brian Acton 'un Zuckerberg ile görüşmelerini atlıyorum. Endişelerini iletmişler o zamanlar deyip kapatıyorum bu kısmı. Bu arada Brian Acton Signal mesajlaşma uygulamasının sahibi Signal Vakfının kurucu üyesidir. Signal Uygulaması şuan en az veri onayı isteyen mesajlaşma programdır.



     Peki Whattsapp zaten bizim verilerimizi kullanıyorken neden bizden izin istiyor? Ve daha önemlisi bu izni neden AB üyesi ülkelerden isteyemiyor. Sebebi yasal olarak kendini garanti altına almak. Bu sözleşme kendi yasalarına göre hazırlanmış. Eğer bir gün kendi verilerinizi kullandıkları için şikayette bulunursanız ABD yasalarına göre öyle bir hakkınız olmayacak. Çünkü yazılımı kullanmanın bedeli Whatsapp ın bizi kullanması. Yani biz bir mesajlaşma programı kullanıyorken o programda bizleri kullanıyor. Tüm bu programlar verilerimizi satarak para kazanıyor. Peki bu basit bir veri kullanımı mı? Yani benim mesajlarımda dönen verileri kullanarak bana internette ürün reklamı mı yapacak. Bu kadar mı? Hayır. Bu çok basite indirgenmiş bir açıklama olur. Bu arada whatsapp ısrarla '' mesajlarınızı okumuyoruz, resimlerinize bakmıyoruz'' diyerek insanları bilgilendiriyor. Bu güzel ama güvenilir mi? Eğer öyle ise neden sözleşmede bunun izni isteniyor. Bakın, bu kişiler size okumuyoruz bakmıyoruz diyebilirler ama bakarlarsa ABD yasalarına göre suçlu olmazlar çünkü o sözleşme bunun izni aslında. 


    Wahtsapp bizlerden aldığı veriler ile neler yapıyor, Facebook, Instagram ne için kuruldu, neyi hedefliyorlar, bunun detayları hakkında internette dağlar kadar veri var. Bildiğiniz gibi bu üç firmada Marc Beyfendinin. Bilginiz var mı bilmiyorum ama geçen hafta Myanmar da darbe oldu. Facebook taraf olarak darbecilerin hesaplarını askıya aldı. Aynı şey ABD seçimlerinde Trump ve ekibine yapıldı. 15 Temmuz günü tüm televizyonların darbeci askerler tarafından yayınların kesildiğini düşünün! Burada isimlere takılmayın. İnsanların artık bilgiyi haber kanallarından ve ulusal kanallardan almadığı bir dönemdeyiz. İnsanlar bende dahil tüm haberleri olayları sosyal medyadan takip ediyoruz. Bu bağlamda bir siyasetçinin seçmenine ulaşamaması diğer rakibine büyük avantaj sağlayacaktır, sağladıda. Trump ilk seçildiği dönemde Instagram en büyük destekçisi oldu. Instagram Trump için beyazlara beyazların hoşuna gidecek konuşmaları gösterdi durmadan, beyazları öven ve ırkçı açıklamalarını, siyahilere ise siyahların hoşuna gidebilecek konuşmalarını, göçmenlere karşı ılımlı söylemlerini ön plana çıkararak sempati toplamaya çalıştı. Zengin kitleye farklı, fakir kitleye farklı konuşmaları, çocuklu anneye farklı, genç seçmenlere farklı. Instagram sizin 2 çocuk annesi olduğunuzu, bir cafede garsonluk yaptığınızı, annenizin afrika kökenli babanızın alman olduğunu, gelirinizin düşük olduğunu, hangi şehirde hangi mahallede hangi sokakta binada dairede hangi katta yaşadığınızı nereden biliyor? İnternetten ne alırsınız, nelere ilgi duyarsınız, arkadaşlarınız daha çok beyazlardan mı siyahilerden mi oluşuyor nereden biliyor? İlaç kullanıyor musunuz kullanıyorsanız ne kullanıyorsunuz, hastalıklarınız nelerdir? Erkek arkadaşınız var mı, var ise kimdir nereden biliyor? Neden biliyor bunları sizce? Reklam için mi sadece! Şuanda bir çok ülke seçimler öncesinde Facebook gibi sosyal medya kanallarının bir iki hafta önceden kapatılması gerektiğini konuşuyor.  Bunu düşünenler bizim ülkemiz değil güya medeniyetin ve özgürlüğün beşiği! Avrupa ülkeleri. Ben bu yazılımların bizlerin verilerine ulaşmasına tamamen karşıyım. Benim vermediğim bir bilgiye ulaşmamalılar. Durum böyleyken Whatsapp sözleşmesini onayladım geçti gitti demek doğru bir yaklaşım değil. Yeni bir savaş anne karnında. Bu savaşı yaptım oldu diyenler kazanamaz. Bu ülkeler arası savaş değil. Bu şirketler ile insanların savaşı. Bu savaşlar hep böyle oldu. Devletlerden güçlü şirketler oluşturuyoruz. Kendi ellerimizle yapıyoruz bunu. Petrol sahibi şirketler, İlaç Sanayi, Gıda, Tarım Sanayi ve şimdide Sosyal medya mafyaları. Evet mafya. Bu sözleşme dikte ediliyor. Hem yasaların kuyruğuna basmıyor hemde sizden benden istediğini alıyor. İlaç sanayinin sizin vücudunuzu kullanması gibi bu firmalarda zihinleri kullanıyor. Bundan para kazanıyorlar. 

     Konuşulan diğer konu '' diğer programlar whatsapp gibi veri kullanmıyor mu'' Evet kullanıyor. Örneğin ben Bip programını kullanmaya başladım. Bu programda whatsapp gibi bir sürü izin istiyor. kullanmak için bunlara onay veriyorsunuz. Ancak Bip Türk kanunlarına göre işletilen bir sistem. Benim iznim dışında bir veri kullanımı görürde mahkemeye verirsem beni koruyacak bir kanun ve karşımda bir muhatap olacak. Kazanacağımda aşikardır. Milyonluk tazminatlar söz konusu. Ancak Whatsapp ta bu geçerli değil. Devletimiz Whatsapp 'ın Türkiye sınırları içinde ofis açmasını ve milletinin verilerinin ülke içine taşımasını istiyor. Yazdığımız tüm mesajlar videolar attığımız tüm resimler whatsaap 'ın yurtdışındaki sunucularında saklanıyor. Oradan analizleri yapılıp size bir kişilik oluşturuyor. Sonra istedikleri şirketler, devletler ile paylaşıyorlar. Peki Whatsapp ülkemizde ofis kurmayı neden kabul etmiyor. Çünkü buraya ofis açarsa Türk kanunlarına tabi olacak. Dolayısıyla o sözleşme bir işe yaramayacak. Zira Türk kanunlarına göre bu kadar önemli bir izin bir tık ile verilemiyor. Her vatandaşın ıslak imzalı bu izni vermiş olması gerekiyor. Dolayısıyla sözleşme bu ülkede geçersiz lakin adamlar burada değiller. ABD yasalarına göre bu sözleşme onları kurtarıyor. 

     Diğer bir konu ise sözleşmenin AB ülkelerine değilde bize gönderilmiş olması. Bu 2. 3. dünya ülkesi muamelesidir. Bu bizi insan yerine koymamaktır. Ben bu ülkenin vatandaşı olarak kabul etmiyorum. İnsanlarımızın da bu muameleye karşı çıkmasını, reddetmesini istiyorum. Aynı şey Facebook ve Instagram içinde geçerli. Adını hatırlamadığım bir program ile fotoğrafınızı çekiyorsunuz ve bir işlemden geçirerek suratınızı yaşlandırıyor. Programın kullanım şartlarını okuduğumda şok oldum. Özetle diyor ki '' çektiğiniz fotoğrafınızın kullanım hakkına sahibiz'' yani şunu diyor; siz kendi fotoğrafınızı çekiyorsunuz, biz bunu kendi serverlarımızda saklıyoruz. Günün birinde bir reklam panosunda resminizi görürseniz şaşırmayın. Mahkemeye falanda vermeyin boşuna. bu surat artık bizim diyorlar. Peki bu şartları kaç kişi okuyor sizce.


   Bakın, farkında olmayabiliriz ancak çok farklı bir dünya ya uyanıyoruz her gün. Dünya eskisi gibi yavaş değil. Ve mücadelelerde eskisi gibi olmuyor. Artık ülkeler dijital silahlarla, biyolojik silahlarla saldırıyor. Bildiğiniz gibi bu sıralar Covis19 'un biyolojik silah olduğu tartışılıyor. Bu sistemlerin her üyesi onların birer askeri olma potansiyeline sahip. Tüm ilaç bağımlıları onların birer askeri. Etrafınızda vardır ilaç bağımlıları. En hafifinden her gün aspirin içenler Bayer ilaç firmasının birer müridi, cemaati. Aslında parayı bu adamlara vererek ülkelerinde ve dünyada söz sahibi olmalarına yardımcı oluyoruz. Bu adamları yeri geliyor hükümet yıkıyorlar. Savaşların büyük çoğunluğu geçmişte enerji yani özünde para için çıkmıştır. Elinizdeki telefonlar, evinizdeki bilgisayarlarda artık böyle bir silah. Eski den ülkenin medyasını ele geçirmek yeterli oluyormuş. Adnan Menderes asıldığında halkın kılı kıpırdamamış. Çünkü darbeci askerler o dönemde tüm gazete ve medya ya hakimmiş. İnsanlara ne dedilerse inanmışlar çünkü başka kaynak yokmuş. Uçaklar dolusu altın ile Adnan Bey 'in ülkeden kaçmaya çalışırken yakalandığını yazdılar gazetelere insanlarda inandı. Şimdi ise öyle olmadığını görüyoruz. Artık sosyal medya bu işi üstlendi. Dolayısıyla yönlendirebileceği ne kadar insan varsa istedikleri yöne doğru yönlendireceklerdir. Bunun gücünü şöyle tarif edersek sanırım hata yapmış olmayız; Moda denen şey sizce ne kadar güçlü? Tüm medyada bir markanın bir model ayakkabının reklamları yapılıyor. İnsanların gözüne sokuyorlar. Sizce bu ayakkabıyı insanlar çok beğendiği için mi satın alıyor? Reklamların gücü hakkında bir çok kitap ve araştırma var. Milyar dolarlık bir sektörden bahsediyorum. Nike Christiano Ronaldoya 6 yıl için 200 milyon euro civarında para ödüyor neden? Eğer bir insana '' bu şey güzel'' diye 50 defa gösterirseniz o şey o kişi için artık güzel olur. İnsan beyni manipüle edilebilir bir organ. Bu konuyu uzatmadan bitireceğim. Son paragrafın üzerinde bolca düşünmenize ihtiyacımız var.


Kalın sağlıcakla.


https://www.whatsapp.com/legal/terms-of-service-eea?eea=1

https://www.dw.com/tr/facebooka-cambridge-analytica-davas%C4%B1/a-46810401


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar